Sahne uzamında yan yana duran bir Genç Kadın ve Genç Adam; “Dil”in kimliklendirdiği, ötekileştirdiği, “Dil” ile var olan ve yine “Dil” ile yok olan iki siluet.
Ve sesler, dünyanın her dilinden sesler, rüyalarında bile ana dilini unutmayacağını fısıldayan sesler. Ve ’kadın sesleri’ ayrı ayrı dillerden, aynı duygularla anlatan kadın sesleri, birinin gözyaşı diğerinin yanağından süzülen kadınların... Kürtçe, Türkçe, Galisyanca...
Merheba oyunu, İrfan Güler ve Pepa Baamonde’nin Türkçeye çevirdiği Galisyalı yazar Sèchu Sende’nin “Rüyalarımda Bile Dilimi Kaybetmeyeceğim” adlı kitabındaki “Pusula İğnesi” ve “Galisyanca Konuşmaya Başlamak İçin Pratik Bilgiler” adlı öykülerinden Fatma Onat’ın yaptığı serbest bir uyarlamadır.
Merheba, Mirza Metin’in tasarladığı anadil temalı, dört farklı yazar ve yönetmenin yer aldığı dört oyunlu projenin ilk oyunudur.
Tasarlayan ve Yöneten: Mehmet Atak
Oyunlaştıran: Fatma Onat
Dili Kesilen Kadının Monologları: Aslı Erdoğan
Dramaturji: Sevin Okyay & Çetin Ok & Gülsüm Ekinci
Yardımcı Yönetmen: Kamer Yıldız Ok
Müzik: Ahmet Aslan & Şirin Pancaroğlu
Hareket Tasarım: Can Bora
Işık Tasarım: Mirza Metin
Dekor Tasarım: Marta Montevecchi
Kostüm Tasarım: Hilal Polat
Makyaj Tasarım: Suzan Kardeş
Video Tasarım: Adar Bozbay
Efekt: Gökçe Selim
Fotoğraf Koreografisi: Can Bora
Fotoğraf: Nâzım Serhat Fırat
Grafik: Metin Çelik
Hareket Çalıştırıcısı: Can Bora & Gonca Gümüşayak
Türkçe Dil Koçu: Güler Kazmacı
Kürtçe Dil Koçu: Âlan Ciwan
Kürtçe Çeviri: Kawa Nemir & Âlan Ciwan
Galisyanca Çeviri: İrfan Güler & Pepa Baamonde
Aktüel Fotoğraf: Burçin Korkmaz & Bülent Yazıcıoğlu
Video Montaj: Koray Ayvaz
Makyaj Uygulama: Fitnat Budak
Yönetmen Asistanı: Mehmet Emrah Hamşioğlu
Sahne Arkası Oyuncuları: Sadin Yeşiltaş & Felat Erkozan & Yazı Köz/Arda Uğurlu & Çetin Ok
Oyuncular: Nagihan Gürkan & Rıdvan Erdem Kaynarca & Burcu Eken
Kürtçe Ses Oyuncusu: Berfin Zenderlioğlu
Galisyanca Ses Oyuncusu: Alicia Beatriz López Gallego
Galisyalı bir grafitçi arkadaşım sprey boyayla bütan gazı tankerlerini boyuyordu; renkli bir şekilde onlara gözler ve ağızlar çiziyordu. O tankerler bu tiyatro eserinin dayandığı kitabın kapağı oldu. Bu kitap Galisya’da, içindeki derin dramatik içeriğe rağmen, Galisyan mizahının bir örneği olarak değerlendirildi. Mizah, baskıları kamuoyuna aktarmak, güçleri birleştirmek için iyi bir araç olabilir fakat başka araçlar da var. Galisya’da dramayı ve trajediyi de iyi biliyoruz. Çocuklarımızın okula başladığında kendi anadillerinde konuşmayı bırakmalarına ve kendi anadilinde konuşan insanlarımızın sayısının ne kadar çoğalırsa ülkemizin de o kadar fakirleşeceğine dair bilincimizin trajedisini.
Mücadelede ve hayatta fikirlerin yanında duygular da dile giden yolu inşa etmemize yardımcı olur. Ölümü, öfkeyi, acıyı ve gözyaşlarını yaratıcı bir şekilde dönüştürmek gerekir. Direnmeli ve yaratıcı olmalıyız. Direnmeye ve yaratıcılığa gereksinimimiz var. Grafitiyle veya sahnede. Kendimizi duygulandırmaya, duygulu olmaya ve duyumsamaya ihtiyacımız var.
Sèchu Sende
Çeviri: İrfan Güler – Pepa Baamonde
Madem zamanın uç verdiği bedendim, gizlerle dolu belleğiydim suların ve karanlıkla birleşen ilk ışığın, her şeyi başlatan ezgiydim, rahimdim, sütle dolu göğüslerdim, en derin uykulardan uyanan topraktım, öyleyse neden bir türlü doğamıyorum? Madem ben hem bütün bunlardım hem neden içimdeki acı bile bana ait değil? Bin yıllar sürmüşse oluşturulmam, efsanelerden, kavramlardan,
imgelerden, neden içinde var olabileceğim bir sözcük bile bulamadım bugüne değin?